Öğretmenlerin öğretim sırasındaki etik yemini, eğitim mesleğinin temel taşıdır. Bu yemin, dürüstlük, sorumluluk ve öğrencilere, eğitimcilere ve topluma saygı gibi temel ilkeleri bünyesinde barındırır.

Hakkaniyetten uzaklaşmak, adaletsizlik, sorumsuzluk,görev ve yetkiyi kötüye kullanma, şiddet, baskı hakaret, ayrımcılık, dersi aksatmak ve öğrenciyi önemsememek,küçük düşürmek,etiketlemek,isim-lakap takmak, ailevi sorunlarını kurcalamak ya da sınıfta dile getirmek ya da bir düşünce ya da ideolojiye yönelik müfredatın da dışında konuların dışına taşarak yönlendirmek ” öğretmen için etik dışı davranış ve tutum biçimidir.

Öncelikle, etik yemin, eğitimcilerin bilgi aktarmanın ötesinde taşıdıkları derin sorumluluğu vurgular. Öğretmenler hayatları etkiler ve karakterleri şekillendirir, bu da etik standartları eylemlerini yönlendirmede önemli hale getirir. Bu standartlar yalnızca bireysel öğrencileri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda daha geniş toplumsal yapıyı da etkiler. Etik bir öğretmen, öğrencilere rol model olarak hizmet eder ve dürüstlük ve saygı gibi değerleri aşılayarak, sorumlu vatandaşlar olarak gelişmelerine katkıda bulunur.Bu noktada öğretmen de sorumsuz olamaz . Öğretmenlere rehberlik eden etik çerçeve zamanla evrimleşmiştir. Tarihsel olarak, eğitim genellikle bir haktan ziyade bir ayrıcalık olarak görülmüştür. Eğitim teorisi ve pratiğinin ilerlemesiyle birlikte, öğretmenlerin öğrencilerini savunma ve etik standartları koruma görevi olduğu kabul edildi. Ulusal Eğitim Derneği ve Denetim ve Müfredat Geliştirme Derneği gibi kuruluşlar, bu gelişen sorumlulukları yansıtan etik kuralları oluşturdu. Bu belgeler, eğitimciler için profesyonellik, adil muamele ve gizliliğin önemini vurgulayan yönergeler belirler.Etik yeminin öğretim uygulamaları üzerindeki etkisi derindir ve etik yönergelere uygun hareket eden öğretmenler güvenilir ve saygılı bir öğrenme ortamı yaratır. Bu ortam, öğrencilerin değerli ve anlaşılmış hissetmelerini sağlayarak güveni teşvik eder. Örneğin, bir öğretmenin adalete olan bağlılığı, tüm öğrencilerin geçmişleri veya yetenekleri ne olursa olsun başarılı olmak için eşit fırsatlar almasını sağlar. Bu adil yaklaşım yalnızca öğrenci katılımını artırmakla kalmaz, aynı zamanda sınıfta kapsayıcılığı da teşvik eder.Etik söylemi oluşturmada hayati roller oynayanlar arasında  John Dewey gibi isimler deneyimsel öğrenmenin ve demokratik eğitimin önemini vurgulamıştır. Dewey, insanları sürekli olarak yeni kavramlar, fikirler, uygulamalar ve anlayışlar geliştirmeye zorlamaları bakımından, insanların dünyayla deneyimleri ve etkileşimleri sonucunda öğrendiklerine ve büyüdüklerine inanıyordu. Ona göre paylaşılan anlamları geliştirmeye ve derinleştirmeye odaklanan etkileşimler ve iletişimler, öğrenme ve gelişme potansiyelini artırır.  öğrencilerin bir grup içinde fikir ve anlamları ilettiklerinde, diğer öğrencilerin bakış açılarını, fikirlerini ve deneyimlerini dikkate alma, benimseme ve bunlarla çalışma fırsatına sahip olduklarına inanan Dewey'in felsefeleri, öğretmenleri etik sorumluluklarını benimsemeye ve öğrencilerinin hayatlarına aktif olarak katılmaya teşvik etmesi bakımından önemlidir.

Onun cümleleri ile ele alınır ve incelendiğinde çıkarsama yaparsak ,  eğitimdeki tüm büyük soruların ve fikirlerin zaten çoktan yanıtlanmış olduğu gibi içinde safsata barındıran önyargılı bir varsayımını reddeden Dewey, tüm kavram ve anlamların yeniden icat edilmeye ve geliştirilmeye açık olabileceğine ve tüm disiplinlerin yeni bilgi, kavram ve anlayışlarla genişletilebileceğine inandığını görürüz (Dewey, 1974). Benzer şekilde, Paulo Freire, öğretmenlerin toplumsal normlara körü körüne uymaktan ziyade meydan okumaları ve öğrencileri eleştirel düşünmeye teşvik etmeleri gerektiğini öne sürerek eleştirel pedagojiyi savunduğunu görürüz. Çeşitli kaynakları incelediğimizde her iki eğitimcinin de, öğretimin yalnızca bilgi aktarımından ibaret olmayıp , etik bağlılık ve toplumsal sorumluluk gerektirdiğini vurguladıklarını görürüz.

Öğretmenlerin etik yükümlülükleri konusunda çeşitli bakış açıları düşünüldü,nde  bir yandan, bazıları öğretmenlerin objektif ve tarafsız  bir eğitim ortamı sağlamak için son derece katı bir tarafsızlık tutumu sürdürmeleri gerektiğini savunuyor. Bu bakış açısına göre, öğretmenler öğrencilere kişisel inançlar empoze etmekten kaçınmalıdır. Öte yandan, öğretmenlerin öğrencilerin karmaşık toplumsal konularda yol göstermesine yardımcı olması gerektiğini savunan aktif katılımın savunucuları vardır. Bu CLC 360 bakış açısı, eğitimcilerin öğrencilerin toplumsal sorumluluklarını kabul ederken ahlaki pusulalarını geliştirmede rehber rolünü vurgular. Toplum, eğitimde eşitlik, çeşitlilik ve kapsayıcılık gibi karmaşık konuları ele almaya devam ederken, bu bakış açılarını dengelemek esastır.Son yıllarda, özellikle teknoloji ve küreselleşme bağlamında, etik yeminin önemi giderek daha belirgin hale geldi. Dijital öğrenme ortamlarının yükselişi, veri gizliliği, akademik dürüstlük ve sosyal medyanın öğrenciler üzerindeki etkisiyle ilgili etik standartlar gerektiriyor. Öğretmenler, etik yeminlerine bağlı kalırken bu zorlukların üstesinden gelmelidir. Örneğin, hassas konuları çevrimiçi olarak tartışırken, eğitimciler saygılı bir söylemi modellemeli ve öğrencilerin sanal alanlardaki eylemlerinin etkilerini anlamalarını sağlamalıdır.Eğitim ortamı geliştikçe, öğretmen etiğinin geleceği muhtemelen çeşitli boyutları kapsayacaktır. Olası gelişmelerden biri, Social Emotional Learning yani sosyal-duygusal öğrenmenin (SEL) etik çerçeveye entegre edilmesidir. Eğitimciler, yalnızca akademik becerileri değil, aynı zamanda öğrencilerinin sosyal ve duygusal refahını da geliştirmeye giderek daha fazla odak olacaktır. Bu değişim, öğretmenlerin etik yükümlülüklerini yeniden şekillendirilebilir, empatiye, ruh sağlığı farkındalığına ve öğrencilerle güçlü ilişkiler kurmaya daha fazla vurgu yapabilir.İlaveten , eğitim daha küreselleştikçe, öğretmenler kültürel duyarlılık ve çeşitlilikle ilgili etik ikilemlerle karşı karşıya kalacaktır. Eğitimciler, öğrencilerinin çeşitli geçmişlerine hitap etmeye ve öğretim yöntemlerini buna göre uyarlamaya hazır olmalıdır. Öğretmenlere bu karmaşıklıkların üstesinden gelmeleri ve etik değerlerini korumaları için araçlar sağlayan etik eğitim programları önemlidir ve kısa adı HOMO HOMINI MANIPULUS olan  CLC 360- MIM CHI 360  -“HOMO  HOMINI  MANIPULUS”  YENİ BİR ETİK MEDYA PARADİGMA KAYMASI İÇİN “6”  ALTININ RESTORASYONU  Manipülasyon, Retorik, Propaganda, Chiasmus, Aforizma, Safsata (Cigdem Yorgancioglu 2025) kitabı ,kitabın temel 6 kavramından biri olan etik unsuruna da dikkat çekmesi bakımından eğitmen ve öğretmenlere de farklı bakış açıları ve içgörüleri yanıstması ve teşvik etmesi bakımından mevcut ve sorumlu oldukları müfredatlarının gereğini yerine getirirken bunun  dışında destekleyici bir  kılavuz niteliğindedir.