Küçücüktüm, çok küçük…
Siyah-Beyaz televizyonda, kel kafalı tombiş bir amca ile siyah gür bıyıklı bir amca hararetli hararetli konuşuyorlardı…
Babama sordum, ‘Baba kim bu amcalar?’, babam yapıştırdı cevabı; ‘Daha küçüksün kızım, aklın ermez…’
*****************
Biraz daha büyüdüm, baktım bir sabah varti, annemle babam bir yerlere gidiyorlar; sokaklar kalabalık; seçim günüymüş meğersem…
Yine babama sordum, ‘Nereey giidyorsunuz baabcığım?’, babam yine ‘Aklın ermez kızım, daha küçüksün’ dedi…
*****************
Aklımın ermeye başladığının resmen onaylandığı ilk 18 yaşımda, oy kullandım; ama aklım ermed hiçbir zaman, kaderimizin 450 kiiye teslimine…
*****************
Aklım ermeye tam başladığında yine aklımın ermediğini anladım ekonominin gidişatıda…
Yobazlığa, cehalete, umursaazlığa ve eğitimsizliğe aklım hiçbir zaman da ermeyecekti…
*****************
Tam ‘Aklın artık kemale erdi’ diyecekleri yaştayım; ama yine olmadı…
Bu kez de aklım, ‘Kemal’e ermiyor…
Hırslı ‘Kemal’e…
Devrik ‘Kemal’e…
Yaşlı ‘Kemal’e…
Ülkesine hiç acımaya ‘Kemal’e…
Partisinin içine resmen eden ‘Kemal’e…
Koltuk sevdasına düştüünden gerçeklerin gözünü kör ettiği ‘Kemal’e…
Bir yanlış hamlesinde daha, geri dönülmeyecek zararların Türkiye’yi bitireceğini algılama yetisini kaybetmiş ‘Kemal’e…
******************
Benim aklım, bu zavallı ‘Kemal’e hiç ermedi, ermiyor; ermeyecek de…
Bu yazı 406 defa okunmuştur.