Bugun...


MACİT SOYDAN

facebook-paylas
SAHNE...
Tarih: 24-04-2025 12:30:00 Güncelleme: 24-04-2025 12:30:00



Hayat, herkese her zaman eşit derecede adil davranmıyor.

 


 Yaşamımız boyunca hak etmediğimiz tutumlarla karşılaşıp hayal kırıklığına uğrayabiliyor ve sonucunda da korkunç duygular hissedebiliyoruz. Yalnızca haksızlığa uğramak değil, haksızlığa şahit olmak da insanı aynı derecede yaralayabiliyor.

 

Nedeni veya şekli her ne olursa olsun haksızlığa uğramanın en üzücü duyguların başında geldiğini, kabul etmek gerek.

 


 Haksızlık, ailemizde; okul hayatımızda; kişisel ilişkilerimizde; hemen hemen hayatımızın her döneminde karşımıza çıkan, atlatılması zor bir durum. Bununla birlikte en büyük haksızlıklarla profesyonel iş hayatına adım atmamız ile birlikte karşılaşıyoruz.

 


 Sizden daha az çalışan ama sizinle aynı pozisyonda olan insanlarla çalışmak ya da emeğinizin karşılığını vermeyen, bazı yerlerde düzene biat etmiş yöneticilerinizle iyi geçinmek zorunda kalabiliyorsunuz. Hem de yalnızca kendi çıkarlarını düşünen bu tip insanlara karşı sabırlı davranabilmenin zorluğunu bilmek gibi.

 


 Peki, insan haksızlığa uğradığında ne hisseder ve nasıl davranır? Tereddüt etmeden söyleyebiliriz ki hissedilen duygular üzüntü, nefret, kin, öfke vb. olacaktır.

 


 İnsanları birbirinden ayıran, haksızlık karşısında hissettikleri değil sergiledikleri tutumlardır. Bazı insanlar haksızlık karşısında sabretmenin ve susmanın doğru olacağını düşünürken bazıları da haklarını savunmaktan çekinmezler. Haksızlıklar karşısında sessiz kalan insanları ele alalım.

 


 Adaletin ilahi güçler tarafından sağlanacağına inanan insanlar, aslında haksızlığın meşru hale gelmesini sağlıyorlar. Haksızlık karşısında tepki göstermemek, haksızlıkların ortaya çıkmasındaki temel neden değil midir? Duyarsız olmak ve seyirci kalmak, engel olmamak haksızlığa rıza göstermek demektir.

 


 Haksızlıklar karşısında ikinci tip davranış ise kendini savunmaktır. Bazı insanlar tepkisiz kalırken bazıları ise haklarını savunacak bilinçte oluyorlar. İnsan haksızlığa uğradığında mutlaka hakkını aramak için girişimlerde bulunmalıdır. Burada önemli olan nokta, ne şekilde aradığımızdır.

 


 Haksızlığa uğramak ve karşısında susmak kadar kötü bir şey varsa o da adaleti kendimiz sağlamaya çalışmamızdır.  Elbette hakkımızı aramak ve kendimizi savunmak zorundayız ama hak arayışının bir sınırı vardır.

 


 Hakkımızı savunamadığımız noktalarda hukuk sistemlerine güvenmek, en doğru olanıdır.

 


 Haksızlığa uğramanın ne denli üzücü olduğunu daha fazla anlatmaya gerek yok, bu konuda hemfikiriz.

 


 O zaman şöyle nokta koyalım;

 


 "Dünyayı haksızIık yönetiyor, adaIet yaInız sahnede var"

 

Nota ve Tınıyla...

 


 macit.soydan@gmail.com



Bu yazı 4335 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
  • HABERLER
  • VİDEOLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI