Bugun...


MACİT SOYDAN

facebook-paylas
DÖVİZLİ KIZLAR...
Tarih: 10-05-2025 16:12:00 Güncelleme: 10-05-2025 16:12:00


 

 

 

Bugün mini etek denilince akla ilk olarak giysinin mucidi olan ve 1 Şubat 1930'da Blackheath'te (İngiltere) doğan Mary Quant gelir. Ayrıca dönemin form ve tasarımlarında bir diğer yenilikçi olan André Courrèges ile, ona ek olarak, kostüm tasarımcısı John Bates, ABD'de etek boylarını kısaltmış olan Rudi Gernreich ve sahne kıyafetlerinden sorumlu olan ve 1956'da çok kısa etekler önermiş olan Helen Rose'u da unutmamak gerek.

 

 
1960'lı yıllarda adeta dünyada kadın giyiminde bir devrim olarak nitelendirilen bu kıyafet bir çok ülkede hemen gençler tarafından benimsenmişti. Buna Türkiye de dahil. 

 


Özellikle eski Türk filmlerini izlerseniz dönemin birçok tanınmış oyuncusunun da bu furyayı çok yakından takip etmiş olduğunu görebilirsiniz. 

 


Mini eteğin icadı tabii en çok da erkeklerin işine gelmişti.  Çapkın bakışlar, göz süzmeler, laf atmalar gibi. Gerçi yazının konusunun geçtiği yıllarda erkekler "Coşkun Göğen ve Nuri Alço:)))" abilerimize göre daha kibar, daha nazik bir bakış açısına sahipti. 

 


Uzatmadan bu konuyla ilgili 1969 yılında Ankara'da bir bulvar gazetesinde "Sarkıntılıktan usanan kızlar sırtlarına yazıp ilan ettiler" başlğıyla yayınlanan  habere geçmek istiyorum. 

 


Buyrun beraber okuyalım... 

 


Sarkıntılıktan usanan kızlar bunu sırtlarına yazıp ilan ettiler. 

 


"Ankara'nın süper mini etekli kızlarından Manken Leylâ ile arkadaşı şantöz Belda sokakta rahat yürüyebilmek, çapkın erkeklerin sarkıntılıklarına uğramamak için, çareyi bir İngiliz turistinin yaptığı gibi bluzlarına 'Lütfen sarkıntılık etmeyiniz' cümlesini yazmakta bulmuşlardır. 

 


SİNEMA GİŞESİ GİBİ KUYRUK 

 


Bu konuda kendileriyle konuşan arkadaşımıza şantöz Belda ve manken Leylâ şunları söylemişlerdir : 

 


"Mini etek modası çıktı çıkalı yolda rahat yürüyemez olmuştuk. Kızılay'da yürümek bizim için bir dert oluyordu. Bacaklarımızın güzelliğinden bahseden erkekleri mi ararsınız, arkadaşlık teklif edenleri mi ararsınız, sanki Ankara'da kız kalmamış gibi bütün erkekler bizim peşimize düşerdi. Hatta lâfla sarkıntılık yetmiyormuş gibi elle bacaklarımızı çimdiklemeye cesaret edenler bile çıkıyordu. 
Öyle ki arkamızdaki erkek kuyruğunu görenler yabancı bir filmi seyretmek için sinema gişesi önünde kuyruğa girmiş vatandaş grubu zannederlerdi. Bu hareketten o kadar rahatsızdık.
Sırf giydiğimiz etek yüzünden evden çıkmaya korkar olmuştuk. 
Nihayet bir İngiliz turistinin denediği ve iyi netice verdiğini söylediği "Lütfen sarkıntılık etmeyiniz" cümlesinde kurtuluşu aradık. Şimdi eskisi kadar sarkıntılığa uğramıyoruz. Ama, yine de sarkıntılık eden erkekler çıkıyor. Herhalde bunlar da okuma yazma bilmeyenler olacak."

 


TRAFİK SIKIŞIYOR

 


Şantöz Belda ve manken Leyla dün de bu siyah, süper mini eteklerinin üzerine "Lütfen sarkıntılık etmeyiniz" yazılı bluzlarını giymişler ve Atatürk Bulvarı'nda tur atıyorlardı. Foto muhabiri arkadaşım onların resimlerini çekerken ben de çevrelerindeki erkekleri takip ediyordum. (Bu arada trafiğin yarı felç bir hale geldiği de gözümden kaçmamıştı.) Kimisi önden gördüğü bu alımlı kızların tam yanına yaklaşıp sarkıntılık için ağzını açarken sırtındaki dövizle karşılaşıyor, açtığı ağzı hayretle kapanıyor ve gülerek arkadan genç kızların endamını seyrediyordu. 

 


Kimisi de "Yazıya rağmen maşallah yavrulara" demekten kendini alamıyordu. Bir ara öyle ki Belda ve Leylâ karşıdan karşıya geçmek istedi fakat arkalarındaki meraklı vatandaş gurubu bir anda trafiğin tıkanmasına sebep oldu. Zavallı trafik memuru da işini bırakıp bu güzel kızları bir süre seyrettikten sonra "Millet ne yapacağını şaşırdı" diye kendi kendine mırıldandı. 

 


MODA OLUYOR

 


Belda ve Leylâ bundan sonra bütün giysilerine aynı şekilde yazı yazdıracaklarını söylerken onların bu hareketlerini tasvip eden bazı kızlar da aynı şekilde giysilerine yazı yazdıracaklarını söylemişlerdir. Böylece Ankaralı kızlar yeni bir moda daha kazanmış olacaklardır"

 


Haberimiz bu kadar. Yorum sizin.:))

 

 

NOT : 'Döviz' kelimesinin TDK'ya göre 3 farklı anlamı var. Bunlardan bir tanesi: 'Herhangi bir konuyu tanıtma, duyurma, propaganda yapma amacıyla üzerine yazı yazılmış bez veya karton.'
Pankart ve dövizin ayrımı ise genellikle boyutlarına göre yapılıyor. Birkaç kişinin taşıyabildiği, ölçü olarak daha büyük olanlara pankart; tek kişinin taşıyabildiği ölçekte olanlara ise genellikle döviz adı veriliyor.

 

NOT : Araştırmacı Yazar Metin Turhan Arşivi'nden alınmıştır... 

 

Nota ve Tınıyla...

 

 

macit.soydan@gmail.com



Bu yazı 4626 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
GAZETEMİZ

Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
YUKARI