Karelere bölündü ekranlar; her biri ayrı bir köşede; har biri ayrı ayrı ama bir bütün halinde yaşanan acıların yıldönümünde tarife soyundular; gece ayazı,sağanak, soğuk ve kasvet kokan sokaklarda, caddelerde, adı kalmış meydanlarda, mezralarda, köylerde; bir yıl öncesinin acısını anlatmaya çalıştılar dillerinin dönemediğince…
*******************
Gofret gibi dağılan enkazlar vardı bir yıl önce oysa oralarda; üç kuruş uğruna; üç kuruş etmeyecek ciğerli müteahhitlerin eseri yıkık dökük binalar arasında kan pazarı, can pazarı yaşanmıştı…
Yine karelere bölmüşlerdi ekranlarını televizyon kanalları…
Yandaşından muhalifine, herkes olaylara ve yaşanan drama kirli bir pencere arkasından bakıyorlardı…
Kendi kirli pencerelerinden yani; oysa…
Tek bir pencere vardı; yiten candı, insandı, insanımızdı, malımızdı, vatandaşımızdı, geleceğimizdi…
Geçmişimizdi, anamız, babamız, komşumuz, hasbel kader otogarda selamlaştığımız, hasbel kader bir yerlerde fotoğrafını gördüğümüz, sesimi duyduğumuz, varlığını bildiğimiz; hasbel kader ‘Kader’ denilip geçilen vurgun, talan, usülsüzlük, yalan ve dolan ve ihmâldi hepsini aramızdan alan…
Karelere bölünen ekranlardaki sahte yüzlerin, yüz yüze bakamayacakları tek gerçek ise, 365 gün boyunca tam manasıylahatırlanmayıp, usulen ve ayıp olmasın diye orada yayın yapmalarının dayanılmaz haifiliği…
Öylesine toplumsal ağır bir yükü bu hefiflikle kaldırmaya çalışmak da ancak bizim tekmili birden kokuşmuş medyamıza yakışırdı zaten…
Yandaaş medyadan sözde muhalif medyaya, iktidar mensuplarının ya da muhalefet partisi üyelerinin hatalarını,boklarında boncuk bulmuşcasına manşetleretaşımak yerine çözüm odaklı öneriler sunmayan medya; tarih boyunca hatırlanacaktır…
Bu tarifsiz acıyı hangi söz, hangi ağıt, hangi paragraf aktarabilir ki zaten…
Bu yüzden adına ne derseniz deyin, izlemeyin bu tekmili birden sahte ekran kumkumalarını…
Ramazanayında ‘Müslüman’ olmaya çalışıp, sair zamanda sapık supuk programarla insanların beynini buhandıranlar neyse, mide bulandırırcasına sözde muhalif olan felaket tellalı olanlar da aynı kokuşmuşluğun soylarıdır…
Ayırt etmiyorum her biri günah çıkartıyor dün geceden beri, yani 5 Şubat gecesinden beri, ama arkadaş millet, halk,toplu ‘Papaz’ değil ki günah çıkartsın size…
Onlar zaten günahlarının bedelini bilinçsizlikleriyle ödediler, canlarıyla, umutlarıyla, aileleriyle,geleceklerile ödediler…
Bari siz çıkın arada…
Çıkın ve gidin bu toplumun hayatından…
Depremde canlarını yitiren tüm insanlara ışıklar içinde uyumaları temennisiyle; yakınlarını yitirenler de baş sağlığı ve bir daha böyle bir acı yaşanmaması temennisiyle…