Modern Türk şiirinin ilk kadın sanatçılarından.
Sanat anlayışını kadın duyarlılığı ekseninde oluşturan bir isim. Geleneksel kadın algı ve rollere karşı çıkan, iç âleminde yankılanan itirazlarını şiiri vasıtasıyla haykırmayı hedef edinen bir yürek.
Genç kızlık dönemi buhranları, yalnızlık, kente yabancılaşma, umut gibi mevzuları, ilk dönem şiirini besleyen unsurlar olarak bilinir.
1960’lı yıllarla beraber sosyal sorunlara da yönelmiş, toplumsal mevzuları politik söyleme kaymadan işlemiştir. Bu yüzden şiirlerinde sloganik bir üslup yoktur.
1980’li yıllar, şiirinin yeniden bireysele yöneldiği üçüncü dönemdir. Bu son evresinde bireyi, zaman zaman ontolojik bağlamda ele almakla beraber şiirinin merkezine yaşlılık, yalnızlık, ölümü eklemlemiştir.
Her üç döneminde de halk şiirinden beslenerek dil ve üslubunu şekillendirmiş, genel anlamda evrensel bireyin, özelde Anadolu kadınının/annenin iç âleminde iz bırakan, zihnini meşgul eden insana dair hassasiyetler çerçevesinde poetikasını oluşturmuştur.
Şiirlerinde beliren özne, yaşadığı dönemle pek uyuşmaz. Bu yüzden yalnız, kırılgan, hassas ve itiraz halindedir. Toplumdan, mevcut düzenden, çağdan kaynaklı sıkıntı, ötelenme yaşayan öznenin ruhsal dünyasındaki devinimler, onun şiirinin odak noktasını teşkil eder.
Uzatmayayım,
"Gülten Akın Cankoçak"tan bahsediyorum. Ya da toplumda bilinen adıyla,
"Gülten Akın"...
1933 yılında doğan ve 2015 yılında hayata veda etmesine rağmen hala şiirleri dillerden düşmeyen bir yazar ve şair.
1950’li yıllarda yazmaya başladığı şiirleriyle, kısmen İkinci Yeni çizgisinde görülmüş ancak 1970’li yıllardaki şiirlerinden itibaren bireycilikten toplumculuğa yönelmiştir.
Şiirlerinde büyük ölçüde folklor öğelerinden yararlanan, şiir üzerine yazılarını bir araya getiren 1983 tarihli "Şiiri Düzde Kuşatmak" başlıklı kitabında, halk kaynağına inme isteğini, "Halkta var olan öz ve biçimi diyalektik olarak yükseltmek, şiiri yükseltirken halkın yaşamının ve yaşam biçimlerinin yükselmesine yardımcı olmak" sözleriyle açıkladı.
1978 tarihli Yaşam Öyküsü başlıklı kısa özyaşam öyküsünde geçen “Hemen bütün dizelerimin temelinde birtakım olgular, gerçekler vardır benim için” cümlesi de teknik açıdan aynı yönteme işaret ediyordu.
Şiirleri pek çok dile çevrildi ve kırktan fazlası bestelendi. Onlardan en bilinenlerinden biri de, Sezen Aksu'nun 1993 tarihli albümüne adını veren Deli Kızın Türküsü’ydü.
2008’de Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın ölümünden sonra Milliyet gazetesinin yaptığı yaşayan en büyük şair araştırmasında en çok oyu alan Gülten Akın'ın şiirinde bir doruk noktası olarak nitelenen "Beni Sorarsan" 2013’te yayımlandı ve bu kitabı ile Metin Altıok Şiir Ödülü’ne layık görüldü.
İsterseniz yazımızı Gülten Akın'ın şu sözleriyle,
"“Ben İkinci Dünya Savaşı’nı gördüm ve 90’lara geldiğimiz zaman bile ben bu yaşamın daha güzel olabileceğine dair bir takım umutlar besledim. Bakın yaşam nedir? Yaşam gerçektir, yaşam düştür. O ikisi bir açıyı taşısalar da yaşam bu ikisi birlikteyken ancak yaşamdır. O ikisini birbirine yaklaştıracak şey de yani düşten gerçeğe insanın geçebilmesini sağlayan şey de umuttur. Bu umut kaybolduğu, gerçekle düşün arası çok açıldığı zaman tam bir trajedi oluşuyor. İnsan yaşamında, ilişkilerinde, dünya ile insan arasında bir bölünme, parçalanma oluşuyor. Ve şiddet buradan çıkıyor. Düş’ün yaşama dönüşebileceği umudu olmadığı zaman bu şizofrenik bir bölünmeye sebep oluyor. İşte dünyanın ve insanların sorunu bence burada.”
ve bana göre,
varoluş yazgısının denge ipi gibi duran, 'dünya anlamlı' sürekliliğin yerini alan küçük rastlantısal olayların akışından ibaret olmayan "Beni Sorarsan" şiiriyle bitirelim...
BENİ SORARSAN...
Kış işte,
Kalbin elem günleri geldi...
Dünya evlere çekildi, içlere,
Sarı yaseminle gül arasında...
***
Dağların mor baharıyla, sis arasında,
Denizle gül arasında,
Yanımda kediler, kuşlar,
Fikrinden dolaşıyor...
***
Hiç bir iktidarı sevmesem de,
Sobanın iktidarında,
Çarpışa çarpışa nasılsa,
Büyüyebilen kızlar,
Uslu, sakin, ölümü bekliyorlar...
***
Yaşlılık,
Dev mi oldular, başkaları,
Üstüne üstüne gelip korkusuz,
Güçlerini deniyorlar...
Nota ve Tınıyla...
macit.soydan@gmail.com