ALLEGRO/ADACHIO TÜRK ARAŞTIRMACININ O YAZISINI SON YİRMİ YILIN EN İYİ ESTRUMAN TARİHÇESİ ARAŞTIRMASI İLAN ETTİ
Araştırmacı Yazar Boğaç Yüzgül’ün ‘Gitarın Dedesi Çin’de Doğdu’ araştırması; son yirmi yılın en iyi enstruman tarihi araştırması seçildi.
Güncelleme: 01-12-2023 12:20:10 Tarih: 01-12-2023 11:20
Araştırmacı Yazar Boğaç Yüzgül’ün ‘Gitarın Dedesi Çin’de Doğdu’ araştırması; son yirmi yılın en iyi enstruman tarihi araştırması seçildi.
Araştırmacı Yazar Boğaç Yüzgül’ün ‘Gitarın Dedesi Çin’de Doğdu’ araştırması; son yirmi yılın en iyi enstruman tarihi araştırması seçildi.
Avrupa’nın en etkin müzik dergilerinden ALLEGRO/ADACHIO; Türk ve Dünya Mutfağı üzerine yaptığı çok sayıda gönüllü çalışma ile başta gastronomi sektörü olmak üzere birçok kesim tarafından büyük takdir toplayan ve aynı zamanda Dünya Şarap Lezzetçileri Birliği Üyesi konumunda da bulunan Uluslararası Mutfak Sanatçıları ve Gurmeler Birliği Türkiye Masası Yönetim Kurulu Onursal Üyesi, Dünya Yöresel Lezzetleri Tanıtma Platformu Başkanvekili, TURİZMAGAZİNİST Araştırmacılar ve Yazarlar Platformu Mütevelli Heyet Üyesi ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Gastronomi Uzmanı, Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül’ün ‘Gitarın Dedresi Çin’de Doğdu’ adlı araştırma yazısını; enstruman tarihçeleri alanında son yirmi yılın yazılmış en iyi araştırma makalesi olarak ilan etti.
ALLEGRO/ADACHIO Dergisi Türkiye Temsilciliği’nden yapılan açıklamada, Boğaç Yüzgül’ün ‘Gitarın Dedesi Çin’de Doğdu’ adlı çalışmasının, 2009 yılında ‘Musiquality Dergisi’ tarafından da yılın en iyi araştırması ödülüne layık görüldüğüne dikkat çekierek; bu çalışmanca bir nstruman üzerine yapılmış kapsamlı bir değerlendirme olmasının, alınan kararda etkili olduğu vurgulandı.
İşte Araştırmacı – Yazar Boğaç Yüzgül’ün, ‘Gitarın Dedesi Çin’de Doğdu’ başlıklı o araştırması:
“Gitarın gelişiminde 13. yüzyılın sonları ve 14. Yüzyılın başlarında, Avrupa’da; kuş tüyü bir pena ile çalınan ‘Gautiri’ adlı, yatık ‘8’ şeklinde bir çalgının bugünkü gitarın büyük büyük babası olduğu kabul edilir… Oysa, gitar; 1500 yılı aşkın bir sürede, kavimler göçü ile gerçekleşen ilginç bir evrim süreci yaşamıştır. Bir İspanyol milli çalgısı olduğu görüşü; kısmen doğru olsa da gitar, atası Çin’e, Uygur Özerk Bölgesi’ne uzanan bir çalgı ailesinin son kolu olarak görülebilir.”…
Dünyada bugün en çok rağbet gören müzik aletlerinin başında gelen gitarın, evrimsel gelişimi çok ilginç bir süreç izlemiştir. 13. yüzyılın sonları ve 14. Yüzyılın başlarında, Avrupa’da; kuş tüyü bir pena ile çalınan ‘Gautiri’ adlı, yatık ‘8’ şeklinde bir çalgının varlığından sıklıkla söz eldir ve bunun bugünkü gitarın büyük büyük babası olduğu kabul edilir…
Oysa, gitar; 1500 yılı aşkın bir sürede, kavimler göçü ile gerçekleşen ilginç bir evrim süreci yaşamıştır. Gitarın bir İspanyol milli sazı olduğu görüşü; kısmen doğru olsa da, esasen atası Çin’e, Uygur Özerk Bölgesi’ne uzanan bir ailenin son kolu olarak görülebilir.
3. Yüzyıl başlarında; Çinli halı dokumacıları, üçgen biçiminde yaptıkları kasnakları, sert sicim ile dolayıp, keçe halılar dokuyorlardı. Bu sırada, sert sicimin çıkardığı sesler zamanla, üçgen kasnakların, ‘Tuitti-mu’ adı ile bir halk sazına dönüşmesine yol açtı. Tuitti-mu, zamanla Çin coğrafyasına yayıldı ama ses rengi tekdüze ve 5 perdeli nota ile sınırlı olduğu için, bazı yetersizlikler yaşanıyordu. Doğu Türkistanlı Şaman Din Adamları, Yu ayinlerinde, ilginç bazı müziklere de yer veriyorlardı. Bu müziklerin icrası sırasında kullanlan ‘Tuiti-aratu’ adlı saz, esasen Tuitti-mu’nun biraz değiştirilmiş haliydi.
Bu sazın sesi, renk olarak su içindeki bir metal çarpışmasını andırıyordu. Söz konusu sazın çok değişik ve biraz daha düzenlenmiş versiyonuna, Azerbaycan’da ‘Lautar’ olarak gördü insanlar. Bu saz, zamanla; üç farklı çeşide büründü ve Azerbaycan bölgesinde kalan ‘Tar’, biraz daha güney bölgesine giden ‘Auta’, kuzeye giden türü ise, sesli tel anlamına gelen ‘Aurtaraliayca’ adını aldı. ‘Aurtaraliayca’ zamanla ‘Baalayka’ya, ‘Auta’ ise ‘Ud’ halne gelecekti. Tar ise, Azerbaycan milli sazı olarak kalacaktı.
Telli sazların popüler hale gelemsi ile, Orta Asya coğrafyasında, bu yönde bir sektör bile oluştu. Türklerin Anadolu’ya girmesinin ardından, o dönemde en meşhur çalgı olan Tar yapımı için, halk tezgahları kuruldu. Ancak çeşitli ağaçlardan farklı farklı tarlar ortaya çıktı. Bunların gövdesi oval, sapı ince-uzun bir görünüme sahipti. Eski Türkçe’de ses çıkartan anlamına gelen ‘Bagama’ adlı bu çalgı, bugünkü ‘Bağlama’nın atasıydı.
Grek tacirler, Çin’den Anadolu’ya kadar uzanan bağlamayı, çok ama çok sevdiler ama onlar bu sazı, kalın misina ile döşeyerek çalmaya kalktılar. Saz özelliğini biraz yitirmiş ve ses rengi bozulmuştu. O tarihlerde İzmir-Girit-Midilli coğrafyasında sık rastlanan bu saza, Anadolu’da ‘Bozuk Sesli Saz’ dendi ve bu ad zamanla tüm dünyada, ‘Bozuki’ halini alırken, gitar hala ortaya çıkmamıştı.
Buzuki, sert telli olduğu için, tellere sürekli vurularak çalınıyordu. Adriyatik bölgesinde, ‘Mandollini’ adlı bir ağaç yetişiyordu ve Afrika’daki Abanoz ağacı kadar işlenmeye müsait bir yapıya sahipti. Bu ağaçtan yapıan buzukiler, biraz daha yayvan bir içerikte oluşturuluyordu. Bunlara, ‘Mandolin’ adı verildi ve bu sazlar da bugüne kadar uzandı. İtalyanlar, mandolin yaparken, o dönemlerde haçlı seferleriden dönen bazı müzik adamlarının, auta getirmesine karşın, ona çok benzer saz daha yapmaya başladılar ve bu da tınısı kulağa çok hoş gelen bir çalgı olan ‘Lauda’ yani lavtayı yapmalarına neden oldu.
13. yüzyılın sonları ve 14. Yüzyılın başında, kuş tüyü bir pena ile çalınan mandolinler, biraz daha az telli ve yatık 8 şeklinde…’
MUZİKA DERGİSİ
Kaynak: MUZİKA DERGİSİ
Editör: MUZİKA DERGİSİ
Bu haber 177 defa okunmuştur.
Etiketler :
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YEREL Haberleri