Dünya Sanat Literatürüne ve World Art Dictionary’ye; ‘Dijital Ebru Sanatı’ kavramını sokan isim olarak da danınan Dijital Ebru Sanatçısı ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Boğaç Yüzgül; estetik kaygı güdülmeden ortaya konulmuş hiçbi sanat eserine, ‘SanatEseri’ denilemeyeceğni vurguladı…

Dünya Sanat Literatürüne ve World Art Dictionary’ye; ‘Dijital Ebru Sanatı’ kavramını sokan isim olarak da danınan Dijital Ebru Sanatçısı ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Boğaç Yüzgül; estetik kaygı güdülmeden ortaya konulmuş hiçbi sanat eserine, ‘SanatEseri’ denilemeyeceğni vurguladı…

Boğaç Yüzgül; Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu VI. Olağan Genel Kurulu’nda; Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri olarak son konuşmasını yaparak,  genel sekreterlik görevini Didem Çağla Çakıroğlu’na devretti…

Veda konuşmasında; ‘Son birkaç yıldır, bazı kesimleri sevindiren olayların başında; esasen haddinden fazla kişinin başta resim ve heykel olmak üzere; görsel sanatlarla ilgilenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü snıf bazı sanat galerilerinin sergi dışı zamanlarda, sanatsa estetik kaygıdan tamamen uzak ve gerçekten tamamen rantsal kaygılarla açtığı ‘Sözde Resim Kursları’na katılan kabiliyetli-kabiliyetsiz yüzlerce kişi, sadece bu kurslar neticesinde, ‘Ressam’ ya da ‘Heykeltraş’ sıfatını kullanarak, piyasaya çıkıyor.  Hele bir de bir-iki sergide sözde eserleri sergilenince de, hemen bir sanatsa özgeçmiş oluşuveriyor. Elbette sanatın hangi alanı olursa olsun; sanatla ilgilenen bir insanın,  duyguları, anlayışı, doğaya ve insana bakışı ve hayatıalgılayışıdaha farklı olmaktadır. Sanatla ilgilenmek tabii ki güzeldir; lâkin, her eser, sanat eseri değildir; olamaz da zaten.  Bugün artık resmen ipini koparanın sanat galersi açtığı bir ortamda yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu tür iiş bilmeyen sanat galerilerinin tamamına yakınında; sanatsa estetik taşımayan yüzlerce eser, ‘Resim Sergisi’ başlığıyla sergileniyor. Bu da gerçek anlamda sanata ve sanatçı olgusuna zarar veriyor. Estetik kaygı güdülmeden ortaya konulmuş hiçbir esere, asla ve kattâ sanat eseri denmemlidir, denemez’ yorumunu yapan Boğaç Yüzgül; bu anlayışların sanatı basite indirgediğini ve sanata zarar verdiğini hatırlattı…

İşte Dünya Sanat Literatürüne ve World Art Dictionary’ye; ‘Dijital Ebru Sanatı’ kavramını sokan isim olarak da danınan Dijital Ebru Sanatçısı ve Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreteri Boğaç Yüzgül’ün gene sekreterliğe veda konuşması:

‘Son birkaç yıldır, bazı kesimleri sevindiren olayların başında; esasen haddinden fazla kişinin başta resim ve heykel olmak üzere; görsel sanatlarla ilgilenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Üçüncü snıf bazı sanat galerilerinin sergi dışı zamanlarda, sanatsa estetik kaygıdan tamamen uzak ve gerçekten tamamen rantsal kaygılarla açtığı ‘Sözde Resim Kursları’na katılan kabiliyetli-kabiliyetsiz yüzlerce kişi, sadece bu kurslar neticesinde, ‘Ressam’ ya da ‘Heykeltraş’ sıfatını kullanarak, piyasaya çıkıyor.  Hele bir de bir-iki sergide sözde eserleri sergilenince de, hemen bir sanatsa özgeçmiş oluşuveriyor. Elbette sanatın hangi alanı olursa olsun; sanatla ilgilenen bir insanın,  duyguları, anlayışı, doğaya ve insana bakışı ve hayatıalgılayışıdaha farklı olmaktadır. Sanatla ilgilenmek tabii ki güzeldir; lâkin, her eser, sanat eseri değildir; olamaz da zaten…

Bugün artık resmen ipini koparanın sanat galersi açtığı bir ortamda yaşamak zorunda kalıyoruz. Bu tür iiş bilmeyen sanat galerilerinin tamamına yakınında; sanatsa estetik taşımayan yüzlerce eser, ‘Resim Sergisi’ başlığıyla sergileniyor. Bu da gerçek anlamda sanata ve sanatçı olgusuna zarar veriyor. Estetik kaygı güdülmeden ortaya konulmuş hiçbir esere, asla ve kattâ sanat eseri denmemlidir, denemez…

Peki estetik niden bu kadarönemli? Gerçekten nasıl bir etkileşimi var şu estetikkaygının?

Biraz açmaya çalışalım o halde; evet, kavramsal bir dille bakacak olarsak; Klasik Yunanca’da;  ‘aisthesis’  ya da ‘aisthanesthai’ sözcüğünden türetilmiş bir kelimedir ‘Estetik’ kelimesi.

İçselleştirilmiş bir mantalitesi olmalıdır ve hissetme, duyum, duyular, ilgi, algı, duygu ile algılamak gibi ucu açık çok geniş anlamlar barındırır. Bu kelimelerden çıkarılabilecek olan, estetiğin, duygusallığın sağladığı bilgilerin bilimi olmasıdır. Yani tuale atılan her fırça darbesi, insanda bir his uyandırmayabilir, o zaman da estetikten nasıl söz edilebilir, edilemez.

Günümüzde, kimi zaman iki metreye beş üç metremle devasa bir tabloda, sadece iki figür yer almasına rağmen, ressam sergi başlığını da kullanarak bu tablosuna bir sürü içeriği sahte hikaye yazabilmektedir. Tabii böylesine devasa boyutta bir tabloyu da kimse maalesef sorgulamamakta, estetik kaygısı olup olmadığını aramamakta ve bu tablo sahibine ‘Ressam’ ya da ‘Sanatçı’ diyebilmektedir. Peki bu kişi gerçekten ressam ya da sanatçı mıdır? Tabii ki değildir, işin ilginç yanı, şayet narsist kişilik bozukluğu  yoksa,  olmadığının kendisi de bilincindedir.

İşte estetik kaygı ya da estetik arayışlar, bu denli önemlidir. Hattâ o kadar ki, estetik; duyu ve duygulara bağlı bilgilerin doğruluğunu kesin olarak içermelidir. Kuşkusuz, estetik mantığın ikiz kardeşi veya duyulara dayalı bilgilerin mantığı olarak görülmek zorundadır.

Estetik, söz konusu sahtekâr sanat anlayışı için bir manâ içermese de; esasen felsefe ile de yakın bir ilinti ve ilişki halindedir. Zira, felsefenin; mantıksal kavram olarak üç temel normatif bilimsel faktörü bulunur. Bu üç temel öğreti ise, doğruluk temeli üzerine kurulmuş olan  Mantık, iyilik temeli üzerine kurulmuş olan ve asıl tartışılabilecek olmasına rağmen genel geçer çerçevede ortak payda sağlaması zçor ama mecbur olan  Ahlak ve güzellik temeli üzerine kurulmuş olan ve ortak paydası en zor öğreti olan Estetiktir.  Böylece de; estetik duyusal alanın bütün genişliğini değil, özellikle güzel olan kısmını barındırır.

Lâkin; estetiğin temel değerinin sadece güzellik yanlıştır. Tabirimi maruz görmenizi rica ediyorum ama, buna şu örneği veremk mümkündür:

Nasıl kişisel bakımını yapmamış, leş gibi ter kokan çok yakışıklı bir erkek ya da çok güzel bir kadının; estetik açıdan kusursuz olduğundan söz edemezsek; kimine göre güzel de gelse,  her sanat eserinin estetik kaygısından da söz etmemiz imkansızdır.

Tabii ki ‘Sanat Toplum İçin’ değil; ‘Sanat sanat içindir’ görüşünü sonuna kadar desteklemekteyim. Ancak her sanat da, sanat değil işte…

Bugün estetik kavramı; bir sanat felsefesi olarak kabul edilmektedir.

‘Sen ona bir de eseri yapanın gözüyle bak’ anlayışındaki psiko-estetik yaklaşımlar; sahtekâr sanat savunucualrını desteklemekte ve onların estetiksizliğinin ekmeklerine yağ sürmekten de başka ir işe yaramamaktadır.

Esasen, felsefi estetik kavramı; tüm bunları birleştirir; psikolojik estetik, fenomenolojik estetik, sanat felsefesi ve estetik değerler mantığı bir bütün olarak görülmek zorundadır.

Sonuç olarak da, sanatın estetik değerinin çok iyi korunması, estetik kaygının olmazsa olmaz derecede aranlır özellik olması şarttır…’

Öte yandan yapılan genel kurul sonrasında; Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Başkanlığı’na Mert Akça, Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Genel Sekreterliğe ise, Didem Çağla Çakıroğlu seçildi. Dünya Sanat Literatürüne ve World Art Dictionary’ye; ‘Dijital Ebru Sanatı’ kavramını sokan isim olarak da danınan Dijital Ebru Sanatçısı, Gastronomi ve Gastronomi Turizmi Uzmanı Gurme, Yazar ve Şair Boğaç Yüzgül ise; Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsorsiyumu Mütevelli Heyet Üyeliği’ne seçildi.

16 yıldır faaliyet gösteren Türkiye Görsel Sanatlar ve Edebi Eserler Eleştirmenleri Konsosiyumu; üye konumunda bulunan hiçbir eleştirmenin, bu işi maddi kaygı gütmeden e herhangi bir ücret almadan yaptığı bir oluşum olarak başta sanat olmak üzere birçok kesimen büyük takdır topluyor…

ARTTÜRKİYE MAGAZINE