Evet, 1974’te Yunanistan'ın, adanın ilhakı için harekete geçmesi Türkiye için bardağı taşıran son damla olmuştu.
Bu arada, 15 Temmuz tarihinde Kıbrıs'ta Başpiskopos Makarios'a karşı darbe yapılmış ve Nikos Sampson iktidarı ele geçirmişti. 16 Temmuz günü, Makarios güvenliği için bir helikopterle İngilizler tarafından Malta Adası'na götürüldü.
Ankara'da Başbakan Bülent Ecevit, parti liderleriyle görüştü ve Yunanistan'daki darbenin doğuracağı sonuçlara karşı askerî tedbirlerin alınmaya başlandığını bildirdi.
Nihayetinde, Grivas'ın daha önce de yaptığı gibi acımasızca katliamlarını sürdürmesi sonucu 20 Temmuz 1974 sabahı saat 06.05’te Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı’nı başlattı.
Dünya, harekatı Başbakan Bülent Ecevit’in yaptığı tarihi açıklamayla duydu:
“Biz aslında savaş için değil barış için, yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için Ada'ya gidiyoruz.”
Türk halkı arasında adı "KARAOĞLAN"dı...
Harekat haberi Kıbrıslı Türkler tarafından sevinçle karşılandı. Gece boyunca süren çatışmaların ardından Türk ordusu, Rumların direnişini kırmayı başardı. Müdahale başarılı olsa da sorun tam olarak çözülemedi. Çünkü Türk köylerinde Rumların baskısı artarak sürüyordu.
Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı’nı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) kararına uyarak 22 Temmuz 1974’te sona erdirdi. Yine BM Güvenlik Konseyi’nin kararına göre Türkiye, Yunanistan ve İngiltere bir araya gelerek Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmelere başladı.
25 Temmuz 1974’te toplanan I. Cenevre Konferansı, 30 Temmuz'da imzalanan anlaşmayla son buldu. Taraflar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Türk ve Rum olmak üzere iki özerk idarenin olduğunu kabul ettiler. Garantör devletlerle Türk ve Rum toplumlarının temsilcilerinin katılacağı ikinci bir konferansın yapılmasına karar verildi.
II. Cenevre Konferansı’na kadar Rum ve Yunan askerlerin Türklerin bulunduğu bölgeden çekilmeleri gerekiyordu. Ancak çekilmedikleri gibi saldırılarını da sürdürdüler. Bu olayların gölgesinde toplanan II. Cenevre Konferansı 8 Ağustos 1974’te başladı.
Görüşmelerden bir sonuç çıkmayacağına kanaat getiren Türk yetkililer, harekatın yeniden başlamasına karar verdi. Dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş, derhal Ankara’yı aradı.
Güneş’in telefonda karşı tarafa söylediği sözler tarihe yazıldı:
"AYŞE TATİLE ÇIKTI"
Ayşe, Turan Güneş’in kızıydı ama bu konuşmanın Ayşe’yle ilgisi yoktu. “Ayşe tatile çıksın” ikinci harekatı başlatacak parolaydı. Türk ordusu, ikinci harekatta kısa sürede başarıya ulaştı. Adanın neredeyse yüzde 35’lik bölümü ele geçirildi. Bölgede yaşayan Türk halkının güvenliği bu kez tamamen sağlandı.
Kıbrıs Barış Harekatı’nda Türk ordusu, 498 şehit verdi. Kıbrıs Türk tarafı ise, harekatta 70’i mücahit, 270 kişiyi kaybetti. Kıbrıs Türklerinin genel olarak verdiği şehit sayısı ise 1672 olarak kayıtlara geçti.
Sonuçta harekat sayesinde Kıbrıs’ın bugünkü sınırları çizildi. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruldu. Rauf Denktaş, Federe Devlet ve Meclis Başkanı oldu. 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşu dünyaya ilan edildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanı da yine Rauf Denktaş oldu.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın 49. yıldönümü kutlu olsun...
Nota ve Tınıyla...
macit.soydan@gmail.com