Üç yaşındaydım, ablamsa beş…
O sabah, babam bir farklı giyinmişti, her zamankinden daha şık, hayal meyal hatırlıyorum yaldızlı kolluklar, yıldız armalı kasket, ceket filan…
Kahvaltısını bile yapmadan alel acele çıktı evden, oysa mutlaka bizimle kahvaltı yapar, öyle giderdi işyerine…
Garip bir şeyler vardı, zira annem, bana ve ablama da şıkır şıkır elbiseler giydirdi, saat 10:00’u bikraz geçe kent meydanına gittik, meğer tören varmış, askerler, polisler, özellikle de kortej ortasındta yürüyen çocuklar…
‘Allah’ın izniyle siz de böyle öğrenci olup, törenlere katılacaksınız, sizler de Atatürk çocukları olarak okuyup, bu ülkenin geleceği olacaksınız’ dedi annem çocuklar bando önde, onlar arkada; marşlar söyleyerek yürürken…
Hiç unutmam, meydanda da koskocaman bir Atatürk posteri asılmıştı aynı büyüklükteki bayrağın yanına…
Anneme kim olduğunu sordum, ablam atıldı, ‘Atatürk o akıllım’, annem biraz da gözleri dolu dolu, ‘Vatanımızın kurucu ve kurtarıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ dedi, bu bayramı size o hediye etti’ diye karşılık verdi, çocukluk işte, nreden biliyorsam, asker selamı çakmışım, yakınımdaki herkes de başımı okşadı…
Sonra da okul yıllarında her 23 Nisan’da bayramımızı hakkıyla yaşadık…
23 Nisan’ın TBMM’nin kuruluşunun yıldönümü olduğunu, egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletin olduğunu öğrenmem ise, tabii ki biraz daha ileriki yaşlarda yaşayacağım deneyimlerdi…
Padişahın, İstanbul’dan iki dudağının arasında olan milli kader, millete verilmişti, kararları milletin seçerek yaşadığı yerden gönderdiği mebuslar alacaktı…
105 yıl geçmiş üzerinden, bugün hala en şanlı, en mutlu günü yaşıyoruz milletçe…
Evet…
Dünyada çocuklara adanmış, armağan edilmiş tek bayram bu bayram…
‘Bugünün küçükleri, yarının büyükleri’ demiş Ata’m…
Şükür ki, Atatürk sevgisi ile büyümüş annem ve babam, bizi de o şiarla büyüttüler; ben de çocuklarımı o ruhla eğittim, eminim çocuklarım da torunlarımı öyle büyütecek, adım gibi eminim…
Çünkü Atatürk, her resmi kurumun bahçesindeki, Anıtkabir’deki o ulu ruhtan çok daha ulu bir ruh bu vatan için…
Kurtuluş demek…
Kuruluş demek…
Azim demek…
Mücadele demek…
Kararlılık demek…
Olmazsa olmazları başarmak demek…
Dünyanın gelmiş ve geçmiş en vizyoner lideri demek…
Atatürk demek, ben demek, sen demek, biz, siz, onlar demek…
Atatürk demek; vatan demek, devlet demek, yurt demek, millet demek, halk demek…
Atatürk demek, çok şey demek…
Bu yazı 559 defa okunmuştur.