İnsanın olduğu her yerde, insana dair, yaşamaya dair her şey de makul ve mazur görülmeil herhade…

Baksanıza, bir görme engelli derneğinde, işe sokulanlardan haraç almaya varın da, muhaliflerin dışlanması, haklıyı savunan yönetim kurulu üyelerinin ekarte edilmesine kadar neler neelr olmuş, oluyor…

*********

Bilen bilir beni, iki görme engelli yeğenin teyzeleriyim…

Dolayısıyla da camiaya yakınım…

*********

Yer, İstanbul…

Alınokta Körler Derneği İstanbul Şubesi’nde, ayyuka çıktığı öne sürülen usulsüzlük yolsuzluk iddiaları, sonunda buna karşı çıkan bir avuç muhalif üye var…

Bu haklı mücadelede, ki her mücadele haktır, haklılıktır; mücadele edenleri destekleyenler olduğu gibi, maalesef yalan ve iftiralarla suçlayanlar da fazlasıyla var…

Neticede, basiretsiz ve usülsüzlüklerle yaşayan yöneticiler, şakşakçılardan, yalakalardan ya da yavşaklardan beslenir…

*********

İşler iyice sarpa sarınca; Ankara’daki genel merkez de, ‘Artık daha fazla susamayız’ mı demişler ne demişler; bir komisyon kurmuşlar..

Komisyon, şubeyi denetleyerek imza veren üyelerin ve bu konuda rahatsızlık duyan başkaca üylerin yazılı beyanlarını sözde esas almış ve durumu kayda geçirmiş…

Ama bu kaydın, ‘Dostlar alışverişte görsün’ kaydı olduğu da hemen anlaşılmış…

Bir üyenin tabiri ile "ne şiş yansın, ne kebap" anlayışıyla, bir karar almış genel merkez bu usulsüzlüklere göz yuman bir tavır sergileyen pozisyona bürünmüş…

Neler mi olmuş?

Aktarılanlardan yazalım öyleyse…

*********

Yapılan gözlemlerin ardından durumu bir üye toplantısıyla kurtarmaya çalışmış genel merkez…

Usulen bir genel üye toplantısı yapmışlar, toplantı; kent dışından gelen yalaka kesimin de şakşakçı desteği ile; muhalif bitirme toplantısına dönmüş, muhaliflere hakaretler, gerginlikler filan…

Dedik ya insanın olduğu her yerde, her türlü rezillik de oluyor maalesef…

Üstelik güya, çirkin iddialarla ilgili karar paylaşımı sırasında, açık toplantıyı kapatmışlar, kapalı oturuma çevirmişler…

Ne güzel İstanbul değil mi?

İstanbul güzel de bunlar değil ama…

Hatırlıyorum da, şu adı geçen yönetim, geçen sene bayram kutlamsında; Ramaan ayında derneğe gelen ve üyelere dağıtılmaı lazım gelen yani ayni yardımı verdiği halde kendisine muhalif olanlara, ‘Size tavuk yedirdim, haram olsun’ diyen anlayış değil mi ben mi yanlış hatırlıyorum…

Ya öyle ki, işe sokarak hayatını kurtardıkları üyeleredn araç almak için, dernek sekreterinin İBAN numarasını aracı kıldıkları bile edkontlarla sabit…

Ha iddialar yalansa, çık kamuoyunun karşısına, bu iddia sahipleri, ‘Şerefsiz’, ‘Müfter’, ‘Yalancı’ de, kendine güveniyorsan yalanla iftiraları…

Ama yalanlayamıyorsan, susuyorsan; bu sükut ikrardan gelir anlamındadır.

*********

Görme engelli dernek üyelerinin çoğu, maalesef bir sosyal hayatı olmayan, dernekteki bir bardak çaya, bir domino masasına tamah edecek seviyede cahil insanlar…

Ülke gerçeği maalesef ve hayat şartları işte…

Ama bu iğrençlikler karşısında susmalarını mı gerektiriyor…

‘Suskunulk Sarmalı’ budur işte, biri susar, ikinci de ve bakılır ki susmak en güzel kaçış, herkes susar…

Ama bilinir ki güneş baçıkla sıvanmaz…

Susmayın arkadaşlar; STKlar, ne yönetimlerin ne de o yönetimle lokal köşelerinde içenlerin değildir…

STKlar hepinizindir…

Kış uykusundan da uyanma vaktidir, bakın bahar geldi…