Lezzet yolculukları; dünyanin en keyifli yolculuklarındandır…
Çünkü bu yolculukta; kavuşmanoktası; ya bir tabak, ya da bir kasedir…
Ben bugün sizi tarihin en eski kase buluşmasına götüreceğim…
‘Tarhana’ya…
Günün her öğünü içilebilicek; hel de soğuk kış günlerinin iç ve damak ısıtıcısı bir vaziyettetüketilmişse…
************************
Bir gurme olarak tarhana üzerine yazacak öyle çok husus var ki; elimde geldeği kadar kısaltacağım ama tabii ki küçük dokunuşlarla tarhananızı en lezzetli hale de getireceğim inanın…
*************************
Tarhananın geçmişi Osmanlı devleti ve Selçuklu İmparatorluğundan daha eski dönemlere kadar olan Orta Asya’ya kadar uzanıyor.
************************
‘Tarhana’ kelimesi de ilginç bi kelime…
Farsça tarīne veya tarχīne veya tarχwāne kelimesinin yansımasıdır. Eski Farsça’da kurutmak ya da kurutulmuş demek olan ‘Taran’ kelimesinden geldiği gibi; Yeni Yunanca trēgana ki ‘Kurutulmuş gıda’ demektir; Türkçe’ye de çok eski dönemlerde ‘Tarhana’ olarak gelmiştir.
Kimileince hakir görülen bu tarhana çorbası; esasen içinde güneş ışığı yani D Vitamini olduğu için; dünyanın en dayanıklı ve en sağlıklı çorbasıdır.
İçinde sadece D Vitamini yok tabii ki; protein, kalsiyum, çinko, demir, A ve B vitaminleri ne ararsa…
Hele de küçücük dokunuşlarla çeşitlendirdiğiniz zaman; ek vitaimn ve mineraller…
Kısacası tek ve kallavi bir kasede; bir günülk ihtiyacınız olan her şey…
************************
Bir gurme olarak asla ve asla tercih etmediğim gibi, asla da tercih edilmesini mazur göremeyeceğim şu hazır çorbalra var ya; içinde hangi katkı maddesi olduğnu bilmediğmiz; beş bardak su ile plastik sıvı haline gelen çorbalar; yani hazır çorbalar; işte onların gerçek ve tek sağlıklı atasıdır…
**********************
Orta Asya’da Türkler kimliklerini yeni yeni bulmuştu. Orta Asya hem tabiatı hem de iklim şartları sebebiyle hayvancılık kadar, tarıma elverişli değildi.
Niye?
Step ve bozkır hakimdi çünkü…
Buna rağmen tarımsal faaliyetler; hayvancılık yapan Türk için en az küçük ve büyükbaş hayvan beslemek kadar önemli bir faaliyetti.
Tabii ki ağr kış ve yaz koşulları için dyanıklı ve saklamaya uygun gıdalar bulunmak zarureti doğmuştu.
Zamanla da bazı malzemeler, dönemin gizil gurmeleince karıştırılıp ki onlar üretici yöre kadınlarıdır; karıştırılarak özel bir çorba haline geldi.
Dünyanın ilk ve tek sağlıklı hazır çorabsı da böyle doğdu.
***************************
Bölgelere göre değişiklik gösteren tarhananın; Anadolu’da iki temel versiyonu var; biri klasik olanı, biri ise buğday temelli ‘Düğü’ de denilen ‘Topak Tarhana’…
***********************
Yoğurt , buğday unu , kuru nane , kırmızı biber , yeşil biber ve isteğe bağlı olarak soğan iyiye kıyılıp parçalanarak karıştırılır.
Hamur haline getirilen harç birkaç içerisinde üstü bir bezle örtülerek mayalanması için en az bir hafta bekletilir.
Bekleme süresi tarhananın çeşidini belirler.
Daha uzun mayalanmaya bırakılan tarhana ekşi tarhana diye adlandırılırken daha az bekletilen tarhana ise tatlı tarhana olarak bilinir.
Mayalanan harç küçük parçalar halinde bez üstüne dizilir ve açık havada , gölge bir ortamda kurumaya bırakılır.
Tam kurumamış olan tarhanalar; bir hafta da güneşte tam kurutulur…
Kuruyan Tarhana elle ufalamak suretiyle; kıtır ktır bir toz haline getirilerek saklanır.
***********************
Peki lezzetli bir tarhanayı nasıl pişireceğiz…
Hemen aktarayım:
Beş yemek kaşığı toz tarhananızı derin bir kaseye koyup; kaseye yarım bardak ılık süt, bir bardak da sıcak su koyup; tarhananızı eritin…
Eger tarhan atatlı tarhana ise, tarhananızı tencerye koyacağnıız üç yemek kaşığı tereyağında kısık ateşte kavurun, iki yemek kaşığı domates salçası ekleiyp, bir dakika daha karıştırın ve en son altı su bardağı soğuk su ekleyip; yaklaşık 15 daika başında bekleyere sürekli karıştırın…
Eğer tarhnanız ekşi takhna ise; suy tencereye öndene koyun; salça ve yağı ekleyip kaynatın. Sonra da kasede eritilen tarhana tencereye yavaş yavaş döküp hızlı hızlı karıştırın…
***************************
Çorbanız hazır ama pek bi yavan oldu sanki…
O zaman tereyağlı, sarmısaklı, sumaklı ve biberli ekmekle çeşitlendirelim…
Beş adet dilimlenmiş bayat kepek ekmeğini; her bir dilimi altı eşit parçaya keserek; 30 parça küçük ekmek elde edelim. Derin bir tavaya; dört yemek kaşağı oda sıcaklığında tereyağını alıp, içine bir yemek kaşığı sarımsak tozu ya da beş diş çok iyi ezilmiş sarımsak ekleyelim. Harlı ateşte ekmkeler kıtırkıtır olunca üstüne bir tatlı kaşığı acı tozkırmızı biber ile bir yemek kaşığı sumak koyup; iki dakiak daha karıştıralım ve sıcak çorbanın üstüne koyalım…
Tercihe göre, ekmekler tam kıtırdamadna önce bir tatlı kaşığı zerdeçal da eklerseniz; sonradan ekleencek kırmızı biberin de yardımı ile; kıtır ekmeğiniz çorba üsütne sarı kırmızı bir desen yaratmış olacaktır…
Bugünlük bu kadar; hafta içi çok daha lezzetli yemeklerde görüşmek dileğiyle…