İnsanlar günlük yaşamlarında farklı konularda evham, endişe ve takıntılı düşüncelere kapılabilirler. Çoğunlukla bu düşünceler ve duygularla baş edilebilir, sosyal ya da mesleki yaşantıları etkilenmez.
Takıntılı düşünceler, günlük yaşamı etkiliyorsa ve gündelik aktiviteleri engelleyecek düzeye geldiyse hastalıktan bahsedilir. Takıntı hastalığında kişinin aklına gelmesine engel olamadığı düşünceler vardır. Bunlar kişinin kendisi tarafından mantık-dışı olarak değerlendirilmesine rağmen huzursuzluğa neden olurlar.
Takıntı geçmişte nadir görülen bir hastalık olarak kabul edilirken, son yıllarda yapılan araştırmalarda pek de öyle olmadığı belirlenmiştir. Titiz, kuralcı ve ayrıntıcı özellikleri olan kişiler bu hastalığa daha yatkındır.
Hastalığın özellikleri ve belirtileri kültürden kültüre farklılık gösterir. Örneğin “temizlik takıntısı” olan bir kişi, yemekten önce ya da tuvalete gittikten sonra bakterileri ya da kirliliği gidermek için ellerini uzun süre veya tekrar tekrar, abartılı sabun tüketerek yıkar ve ellerinin temizlendiğinden bir türlü emin olamaz. Bazı kişilerinse tüm yaşamını simetri ve düzenle ilgili uğraşıları etkiler.
Kuşkulu düşüncelerle ilgili huzursuzluk yaşayan kişiler gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden kuşku duyar ve emin olmak için defalarca kontrol eder. Yine benzer bir emin olamama şekli başkalarına zarar vereceği, elinde olmadan saldırgan davranışlarda bulunacağı şeklinde kuşkulu düşüncelere sahip olma şeklinde görülür. Örnek olarak bir anne “çocuğuma zarar verir miyim, ben her ihtimale karşı evdeki bütün bıçakları toplayayım,” diye düşünebilir.
Takıntı hastalığı olan bazı kişiler, bir takım davranışları gerçekleştirmeden önce kendilerince önemli olan bir nesneye dokunurlar. Sayma takıntısı olan kişiler bazı aktiviteleri gerçekleştirirken belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa yoğun bir sıkıntı duyarlar.
Takıntılı düşüncelere sahip olmak her zaman takıntı hastalığını mı işaret etmektedir?
Yukarıdaki bilgiler ışığında düşünüldüğünde temiz, tertipli olmanın; güvenlik amacıyla kapıları kontrol etmenin hastalık olarak nitelendirilmesi sizlere saçma gelmiş olabilir.
Unutulmaması gereken; bir kadının temiz ve düzenli olması hastalık sayılmazken, her gün çamaşır yıkaması, bütün vaktini temizliğe ayırması ve bunların dışında neredeyse hiçbir şey yapmıyor oluşu bir psikiyatra başvurma vaktinin geldiğini göstermektedir.
Kişiler evden çıkarken kapı kapalı mı diye elbette kontrol edebilirler; ancak tekrar tekrar dönüp kontrol ediyorlarsa veya bu nedenle servisi kaçırıyorlarsa, artık hastalıktan şüphe edilmesi gereken bir durum içindedir.
Kişilerin bazı zamanlarda akıllarına sanki kendilerine ait değilmiş gibi gelen düşünceleri olabilir, ancak bu düşünceler sürekli geliyorsa ve kişi bunları kovmaya çalıştıkça daha çok düşünceye maruz kalıyorsa, günün önemli bir zaman dilimini bu düşüncelerle baş etmek için harcıyorsa hekim kontrolü gerekebilir.
Takıntıların yaşamı ne denli zorlaştırdığı, kişinin ve çevresindekilerin yaşam kalitesini ne denli düşürdüğü ortadadır.
Sonuç itibarıyla,
siz siz olun en iyisi benim gibi yapıp hiçbir şeyi "TAK"mayın veya hiçbir şeye "TAK"ılmayın...:)))
Nota ve Tınıyla...
macit.soydan@gmail.com