İPEK İPEK: MARKA BİLİNİRLİĞİNİN KURALLARI DEĞİŞTİ
İpek İpek, ‘Bugün artık marka ve markalaşma olgusu denildiğinde, markalaşma stratejileri ana başlığı altına; ‘Aşinalıkğın Korunması Stratejileri’ temel başlığnın oturtulmasını zorunul hale getirmiştir’ yorumunu yaptı…
Güncelleme: 04-05-2022 01:20:16 Tarih: 04-05-2022 01:16
İpek İpek, ‘Bugün artık marka ve markalaşma olgusu denildiğinde, markalaşma stratejileri ana başlığı altına; ‘Aşinalıkğın Korunması Stratejileri’ temel başlığnın oturtulmasını zorunul hale getirmiştir’ yorumunu yaptı…

Dış Patent Kurumsal İletişim Direktörü İpek İpek, ‘Bugün artık marka ve markalaşma olgusu denildiğinde, markalaşma stratejileri ana başlığı altına; ‘Aşinalıkğın Korunması Stratejileri’ temel başlığnın oturtulmasını zorunul hale getirmiştir’ yorumunu yaptı…
Dış Patent Kurumsal İletişim Direktörü İpek İpek, ‘Markaların Post-Modern Tanınırlık Stratejileri’ konul bir basın açıklaması yaptı…
Açıklamasında; marka aşinalık ya da bilinirlik şartlarının değiştiğini hatırlatan Dış Patent Kurumsal İletişim Direktörü İpek İpek, ‘Günümüz koşullarında; kendini bilen marklar, artık ürünsel reklam yerine; o markanın; dönemsel sosyo-ekonomik şartlara ya da anlık gelişmelere uygun biçimde; markanın adını taşıyan sosyal sorumluluk projelerine destek vererek bilinirliklerini koruyorlar’ ifadelerini kullandı…
Dış Patent Kurumsal İletişim Direktörü İpek İpek, şu ifadeleri kullandı:
‘Artık biliyor ve inanıyoruz ki; bugünün ticari işleyiş, işletmeleri ayakta tutma, çalışma ve rekabet ortamında bir firmanın yurtiçi ve yurtdışında başarılı olması ve buna bağlı olarak; tanınırlığının artırması söz konusu kurumun markalaşmasına bağlıdır. Ama yine bilinmelidir ki; marka dediğimizde; tek bişanı bir isim, bir unvan, bir logo, kimlik ve veya metamorfolojik tasarımdan oluşmaz. Logo, marka, isim, işaretler, reklâm, ürün kullanıcıları ve çeşitli tamamlayıcı ya da yardımcı çok sayıda sosyal faaliyetin etkisiyle tüketicinin zihninde bıraktığı dayanılmayacak çekim alanı bulunan,hatta bulunması lazım gelen etkidir. Bir sektörde işletmelerin rekabetçi üstünlük elde edebilmesi için kullanabileceği genel rekabet stratejileri o firmanın, markalaşma yolunda atacağı adımların da yol haritasını belirlemektedir. Söz konusu stratejiler; kararlılık, üretim odaklı çalışma azmi, maliyet liderliği, ürün farklılaştırma ve odaklanma stratejilerni kapsar. Burada elbette rakipsiz olmak, en büyük arzu olsa da; rakibi olmayan bir marka ya da ürünün, kıymeti; kıyas olanağı bulunmadığı için ilk anda farkedilemeyebilir. Öyle bir strateji geliştirilmelidir ki; önce bir ya da daha fazla rakip olsun; sonra ise, fark yaratarak rakipler yavaş yavaş ekarte edilsin; tabii ki etik yollardan ayrılmadan. Öncelikle; kaliteden vazgeçmeden; en düşük maliyet ile üretim hedeflenmelidir. Bir işletmenin maliyetlerini bütün rakiplerinden daha aşağıya düşürerek rekabetçi üstünlüğü elde etmeye çalışması, onu masraflar açısında pozitif bir motivasyona sokar. Anlaşılmalıdır ki; masraflarını yani giderlerini; rakiplerinden daha aşağıya düşürerek daha fazla değer yaratan bir işletme, bu fazla değerin bir kısmını düşük fiyatlar şeklinde müşterilere yansıtarak pazar payını ve net kârını, istediğini de üstünde arttırabilir. Burada ayrılınmaması lazım gelen temel husus; her zaman en iyiyi üretme kaygısının hiç kaybedilmemesidir. Bilinmelidir ki; eğer bir marka; özellikle reklamları aracılığıyla; daha önce ürettiği bir ürünün bilinir ismi başına; yenisinin daha iyi olduğunu ileri süren; misâl; ‘Süper’, ‘Aktif’, ‘Ultra’, ‘Mega’ ya da ‘Power’ gibi ifade ay da ibareler yerleştirmişse; eski ürünün sektörel Pazar yapı kaybolmuş demektir. Bu, gerek fiyat politikası, gerekse de, müşterinin söz konusu üründen eski verimi alamaması kaynaklı olabilir. Burada aslolan, ilk günük kaliteden ödün verilmiyor olması, aynı zamanda dönemsel enflasyonist dengelere azami bağlı kalınarak uygulanacak normal bir fiyat politikasından ayrılmadan yakalanacak olan sürdürülebilirliktir. Bilinçli müşteri; en iyi bile olsa bir markanın pazar payını kaybettiği için kampanya ya da reklam bomardımanına başladığını hissederse; en iyi kampanya bile geri tepebilir. Kendini kabul ettirmiş hiçbir marka, ne kalitesinedn ödün vermeye cesaret edebilir; ne de reklam ya da kampanya için ayıracak ek masraf riskine girmez. Günümüz koşullarında; kendini bilen marklar, artık ürünsel reklam yerine; o markanın; dönemsel sosyo-ekonomik şartlara ya da anlık gelişmelere uygun biçimde; markanın adını taşıyan sosyal sorumluluk projelerine destek vererek bilinirliklerini korumaktadırlar. Bu da tamamıyla konusuna ya da markasının gelişmesine hakim, krumsal ya da halkla ilişikelr departmanlarının uzmanlığına bağlıdır. Bu nedenle de, artık marka ve markalaşma olgusu denildiğinde, markalaşma stratejileri ana başlığı altına; ‘Aşinalıkğın Korunması Stratejileri’ temel başlığnın oturtulmasını da zorunul hale getirmiştir…’
BALKAN EKONOMİ HABER AJANSI
Kaynak: BALKAN EKONOMİ HABER AJANSI
Editör: BALKAN EKONOMİ HABER AJANSI
Bu haber 208 defa okunmuştur.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER GÜNDEM Haberleri